AKP kapatılmadı, Merkez faiz artırımını durdurdu

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, beklendiği gibi yüzde 16.75 olan gecelik borçlanma faizi ile yüzde 20.25 olan borç verme faizini değiştirmedi. Diğer faiz oranlarını da sabit tutan Merkez Bankası, Para Politikası Kurulu’nun dünkü toplantısının ardından yaptığı açıklamada, AKP’nin kapatılmamasına doğrudan dile getirmese de ’yurtiçi belirsizlik azaldı’ vurgusu yapıldı. “Fiyatlama riskleri ve küresel belirsizlikler devam ediyor, para politikası temkinli olmalı” denilen Merkez Bankası açıklamasında, şu değerlendirmeler aktarıldı: Belirsizlik azaldı “Son dönemde açıklanan veriler iktisadi faaliyetteki yavaşlamanın sürdüğüne işaret ediyor. Uluslararası kredi koşullarındaki ve küresel ekonomideki sorunların toplam talebi sınırlamaya devam edeceği, buna karşılık yurtiçi belirsizliklerin azalmasının iç talebi destekleyeceği tahmin ediliyor.” Kademeli düşüş “Petrol fiyatlarının temmuz ayı enflasyon raporundaki varsayımların belirgin olarak altında seyretmesi ve diğer emtia fiyatlarının da düşüş eğiliminde olmasının yakın dönemde enflasyonu olumlu etkileyecek. Bu çerçevede, enflasyonun kademeli bir düşüş eğilimine gireceği öngörülüyor.” Duyarlılık arttı “Mayıs ayından itibaren gerçekleştirilen parasal sıkılaştırma sonrasında kısa vadeli faizlerin mevcut seviyesinin, enflasyondaki düşüşü destekliyor. Bununla birlikte, fiyatlama davranışlarına ilişkin risklerin ve küresel belirsizliklerin devam etmesi, para politikasının temkinli olmasını gerektirmekte ve verilere duyarlılığını artırıyor.” Bundan sonrası “Bundan sonraki faiz kararları küresel piyasalardaki gelişmelere, dış talebe, maliye politikası uygulamalarına ve orta vadeli enflasyon görünümünü etkileyen diğer unsurlara bağlı olacak. Enflasyon görünümüne ilişkin açıklanacak her türlü yeni veri ve haber, kurulun geleceğe yönelik duruşunu değiştirmesine neden olabilecek.”

Süitte nükleer pazarlık

Uğur ERGAN / İSTANBUL

Başta ABD olmak üzere Batı dünyasının oldukça ağır baskısı altında olan İran’ın Cumhurbaşkanı Ahmedinejad, dün İstanbul’a geldi. Cumhurbaşkanı Gül, Çırağan Sarayı’nda karşıladığı Ahmedinejad’la baş başa 1.5 saat kadar görüştü. Heyetlerarası görüşmelerde ana başlık ise, İran’ın Batı’ya rağmen direttiği nükleer faaliyetleriydi. NÜKLEER faaliyetleri nedeniyle Batı dünyasının gözlerinin çevrili olduğu İran’ın Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ın dün Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Çırağan Sarayı’nda yaptığı görüşmeye nükleer güç pazarlığı damgasını vurdu. Çırağan Sarayı’nın Boğaz manzaralı Sultan suitinde 1.5 saat başbaşa görüşen iki liderin ana gündem maddesini İran’ın nükleer faaliyetleri oluşturdu. 19 Temmuz’da Cenevre’de yapılan görüşmeler sonrasında İran’ın BM Güvenlik Konseyi beşlisi ile Almanya’yı tatmin etmeyen cevabı değerlendirildi. Gül, İran tarafına “Vakit dar. Diplomatik yolun işlemesi için sizin de bir adım atmanız gerekiyor. Diplomasi işlemediği takdirde savaş isteyenlerin eli güçlenir” mesajını verdi. Ancak Türkiye, ABD ile İran arasında nükleer krizi diyalog yöntemiyle çözmeye çalışırken, Ahmedinejad’ın görüşmenin ardından düzenlenen basın toplantısında doğrudan ABD’yi hedef alan serf ifadeler kullanması dikkat çekti. Ahmedinejad, diyalogtan yana olduğunu savundu ancak “barışçıl amaçlı” olduğunu öne sürdüğü nükleer faaliyetlerden geri adım atmayacağı mesajını net bir dille verdi. İran Cumhurbaşkanı, Türk halkının ve Cumhurbaşkanı Gül’ün de İran’ın barışçıl amaçlı nükleer faaliyetlerini desteklediğini savundu. Ahmedinejad’ın bu sözleri, kürsüde Cumhurbaşkanı Gül’ün yüzünün asılmasına neden oldu. Ahmedinejad özetle şunları söyledi: “İran’ın nükleer meselesi son derece açıktır. Nükleer mesele ABD’nin halkımıza karşı ortaya koyduğu kötü niyetin göstergesidir. Bizi nükleer bomba yapmakla suçluyorlar. Bu bir yalandır. Nükleer enerji, bomba ile eş anlamlı hale getirilmek istenmektedir. Aslında nükleer bombaları elinde bulunduranların, halkların barışçıl ve çevre dostu nükleer enerjiyi kullanmalarını engelleme hakkı olmamalıdır. İran halkının bu görüşünde ve tutumunda değişiklik olmayacaktır.” Gül “diyalog” dedi Gül ise krizi çözmek için geçen yılın ardından bu yıl içinde de Türkiye’nin diyalog görüşmesine evsahipliği yapmaya hazır olduğunu belirterek şöyle konuştu: “İran’ın nükleer programına ilişkin çözümün uluslararası toplumun kaygılarını dikkate alan, aynı zamanda İran’ın Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması çerçevesindeki meşru haklarını gözetecek bir içerik taşımasını arzu ediyoruz. Diplomatik süreci teşvik amacıyla geçen yıl Ankara’da Dr. Solana ile o dönemki İranlı muhatabı Dr. Laricani arasındaki görüşmelerden birine ev sahipliği yapmıştık. Türkiye’nin, aynı mülahazalarla diplomatik sürece katkı sağlayıcı faaliyetlere geçmişte olduğu gibi, bugün de hazırdır” Boğaz’da yemek MAHMUD Ahmedinejad “çalışma ziyareti” çerçevesinde Türkiye’ye geldiği için kendisine “A tipi” protokolün uygulandığı resmi devlet yemeği verilmedi. Bunun yerine Gül, konuğunu akşam Çırağan Sarayı’nın Boğaz kenarındaki bahçesinde çalışma yemeğinde ağırladı. Ancak bu yemeğe İran tarafının talebi üzerine basın alınmadı.

Erdoğan: Ben kömür dağıtıyorsam benim valim de dağıtacak

Başbakan Tayyip Erdoğan, 2002’den bu yana en alt gelir grubunun geliri yaklaşık 6 kat artarken, en zengin grubun gelirinin bir kat bile artmadığını söyledi ve dar gelirliye kömür yardımı yapılmasına ilişkin valiliklere verdiği talimatı savundu. Erdoğan, eleştirilere “Ben dağıtıyorum, benim valim de dağıtacak. Bunu yaptığımız zaman büyüyeceğiz” yanıtını verdi. BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, Türkiye’de güçlenmenin en alt kesimden başladığını belirtirken, dar gelirliye kömür yardımına ilişkin eleştirileri de yanıtladı. HSBC Bank ve Türkiye İsrafı Önleme Vakfı işbirliği ile gerçekleştirilen “Mikrokredi ile Topluma Destek Projesi”nin 10 bin kişiye ulaşması nedeniyle Başbakanlık binasında düzenlenen törende konuşan Erdoğan, ekonomiyle ilgili karşılaştırmalı rakamlar vererek ve bunları ’tarihi değişimler’ olarak nitelendirdi. Alttan güçlenme Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’daki (GSYİH) artışın kademe kademe genele yansıdığını, yaşam standartlarının dikkat çekici şekilde yükseldiğini, günlük 1 doların altında gelirle yaşayan kimse kalmadığını söyleyen Erdoğan, TÜİK’in 5 gruba böldüğü yüzde 20’lik gelir gruplarından yola çıkarak şu değerlendirmeyi yaptı: “2002 yılında en alt gelir grubundaki bir ferdin yıllık ortalama geliri 625 YTL idi, 2005’te bu gelir 3 bin 570 YTL’ye yükselmiş durumda. En üst gelir grubunun yıllık ortalama geliri 5 bin 106 dolardı, 2005 sonunda 7 bin 716 dolara yükselmiş durumda. En alt grubun geliri yaklaşık 6 kat artarken en yüksek grubun en zengin grubun geliri bir kat bile artmadı. Demek ki güçlenme alttan başlamış vaziyette. Bu mücadeleyi hız kesmeden en küçük bir taviz vermeden sürdürmeye kararlıyız.” Sosyal hukuk devleti Bu arada zaman zaman hükümete yöneltilen “Hükümet Anadolu’da gidiyor torbalarla erzak dağıtıyor, gıda dağıtıyor” eleştirilerini de hatırlatan Erdoğan, şöyle konuştu: “Kömür dağıtıyoruz, ders kitabı dağıtıyoruz, ihtiyaç sahiplerine gıda dağıtıyoruz, giyecek dağıtıyoruz. Söyledikleri şu; ’Siz bunu parti propagandası yapmak için dağıtıyorsunuz.’ E kardeşim bu devlet Anayasa’da nasıl tanımlanıyor? Demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti. Sosyal bir hukuk devleti ne demek? Sosyal bir hukuk devleti bu işte, kenarda köşede itilmiş, kakılmış, ihmal edilmiş, unutulmuş vatandaşı bulacaksın.” Kaynaşma Onun için valilere “Ne olur atlayın arabanıza zaman zaman kapı kapı dolaşın çalın. Çünkü siz bizim İllerdeki elimiz, ayağımızsınız, gören gözümüzsünüz, duyan kulağımızsınız. Hatırlarsanız yeri geldiği zaman da kömür kamyonuna, şoför mahalline oturun, beraberce siz gidin dağıtın” dediğini aktaran Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Beni eleştirdiler ’Türkiye Cumhuriyeti’nin Valisi kömür dağıtır mı?’ dediler. Arkadaşlar, ben dağıtıyorum tabii ki benim valim de dağıtır. Bunu yaptığımız zaman büyüyeceğiz. O zaman benim vatandaşım valisiyle beraber ’Gel bakalım’ dediği zaman istediği yere gelir, ’yürü’ dediği zaman istediği yere yürür. Mesele bunu sağlamak değil mi? Devlet, millet kaynaşması nedir? İşte budur, bunu başaracağız.” Sandıkta hesap Erdoğan, konuşmasında sık sık rakamlara yer verirken, şöyle konuştu: “Ekonomik gelişmeyle ilgili rakamların bilinmesinde fayda var. Sürekli olarak kendimizi bu noktada hesaba çekmemiz lazım. Eğer siz kendinizi hesaba çekmezseniz, sandıkta vatandaş sizi hesaba çekecektir. Onun için de ona kendinizi hazırlamanız lazım.” Toptan: Kilo vermek için harcanan paralarla aç insanlar doyurulabilir TBMM Başkanı Köksal Toptan, “Gelişmiş ülkelerde 1.5 milyar kişinin aşırı beslenmeden dolayı aldığı kiloları vermek için harcadığı parayla, 850 milyon açlık sorunu yaşayan insanın ihtiyaçları karşılanabilir” dedi. Türkiye İsrafı Önleme Vakfı’nın yürüttüğü mikrokredi uygulamasına katılan ve destek verenlerden oluşan heyeti dün kabul eden Toptan, “Yetersiz beslenmeye bağlı ölümlere çare bulmaktan uzak kalan insanlık, lüks yaşama ve kendi neslini yok eden silahlara büyük kaynaklar harcayabilmektedir” diye konuştu. Mikrokredi hedef i 5 milyon dolar HSBC Bank’ın Türkiye İsrafı Önleme Vakfı ile birlikte yürüttüğü, Mikrokredi ile Topluma Destek Projesi 22 ilde, 10 bin kişiye ulaştı. Başbakan Tayyip Erdoğan, “10 bin kardeşimiz küçük sermayelerle üretmeye kendisine, ailesine, ülkesine katkı sağlamaya başladı üstelik bunu devlet hazinesinden, maliyeden tek kuruş kullanmadan başardı” derken, mikrokrediden yararlanan 10 bininci üyelere hediye çeklerini verdi. HSBC Türkiye Genel Müdürü Piraya Antika, 2010 sonuna kadar 5 milyon dolarlık mikrofinansman fonu kullandırarak yeni işgücü imkanları yaratmayı hedefdiklerini belirtti. Türkiye İsrafı Önleme Vakfı Başkanı Dr. Aziz Akgül de, 100 ile 700 YTL arasında değişen kredilerde geri ödemelerin tamamının tahsil edildiğini belirterek, şöyle konuştu: “Verilen kredi tutarları küçük ama yaratacağı fark uzun vadede çok büyük. Girişimci ruha sahip insanları üretici faaliyetlerde bulunmaları için teşvik ederek, ülke kalkınmasına destek oluyor.”

CHP’den ’yurtdışı tahdit mağduriyeti bitsin’ teklifi

Soner GÜREL/ANKARA

Vergi borcu nedeniyle yurt dışına çıkış yasağı bulunanların mağduriyetinin ortadan kaldırılması için TBMM Başkanlığı’na kanun teklifi verildi. Teklifin yasalaşması halinde polis, pasaportlarında tahdit bulunan işadamlarını yurt dışına çıkmadan yazılı olarak uyaracak. Vatandaşlar pasaportlarında tahdit bulunduğunu havaalanına gitmeden öğrenecek. 22’nci madde değişsin CHP Antalya Milletvekili Tayfun Güner, 5682 sayılı Pasaport Kanunu’nun 22. maddesinde değişiklik öngören kanun teklifini, TBMM Başkanlığı’na sundu. Güner teklifinde, yürürlükteki kanuna göre, vergi borçlusu işadamlarına Maliye Bakanlığı’nın yazısı üzerine Emniyet Genel Müdürlüğü’nce yurt dışına çıkışlarına yasak konulduğunu belirtti. Gerekçede ne var Güner, teklifinin gerekçesinde, birçok işadamanının hakkındaki yurt dışı çıkış yasağı kararını havaalanlarında öğrendiğini belirterek, “O anda yurt dışına çıkamamaları nedeniyle hem ticari itibarları zedelenmekte hem de sorumlu oldukları ortaklarına karşı kötü duruma düşmektedirler. Eğer bu durum önceden kendilerine tebliğ edilirse sıkıntılar ortadan kalkacaktır” denildi. 240 bin tahditli işadamı Emniyet Genel Müdürlüğü Yabancılar Daire Başkanlığı, Maliye Bakanlığı’nın yazılı bildirimi üzerine vergi borcu bulunan yaklaşık 240 bin kişinin pasaportuna tahdit koydu. Daha önce 25 bin YTL’ye kadar vergi borcu bulunanların yurt dışına çıkışına yasak konulurken, bu rakam daha sonra yapılan düzenleme ile bu miktar 100 bin YTL’ye çıkarıldı.

Yargıyı artık rahat bırakın

Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Adalet Bakanlığı ek binasında düzenlenen Yargıtay ve Danıştay üyeliklerine yeni seçilen üyelerin mazbata töreninde “Yargıyı ve yargı mensuplarımızı rahat bırakın” dedi. Şahin, Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz hakkında soruşturma olduğu sorusu üzerine şunları söyledi: “Bakanlığımıza zaman zaman, Türkiye’nin her yerinde görev yapan hakim ve savcı arkadaşlarımızla ilgili şikayet dilekçesi gelir. Bunları Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’ne göndeririz. Genel Müdürlüğümüz, bu şikayet dilekçeleriyle ilgili yasa ve yönetmeliklerin öngördüğü işlemleri yaparlar. Ancak, bu normal bir süreçtir. Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz hakkındaki bütün şikayet dilekçeleri de Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nde bulunuyor. Şu süreçte önemli sorumluluklar üstlenmiş ve geceli gündüzlü çalışan hakim ve savcı arkadaşlarımızı rahat bırakmamız gerekir.Yargıyı ve yargı mensuplarımızı rahat bırakın.” Hürriyet, bakanlık kaynaklarından Öz’e bir soruşturma açılmadığı bilgisine ulaştı.

Başhekim ’Siyaset Akademisi’ni bitirdi

Mukadder YARDIMCIEL / KARS, DHA

AKP’nin çeşitli illerde düzenlediği ve 11 haftalık kursu tamamlayanlara sertifika verilen ’Siyaset Akademisi’ne, devlet memurlarının da devam ettiği ortaya çıktı. Kars’ta akademiye katılan 270 kişiden 230’u başarılı olarak sertifikalarını aldı. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in de katıldığı törende ’Siyaset Akademisi’ni bitiren Kars Doğum ve Çocuk Bakımevi Başhekimi Dr. Muzaffer Irmak, sertifikasını AKP’li milletvekilinin elinden aldı. AKP’nin ’Siyaset Akademesi’ne devam eden bürokratlar arasında Ardahan TEDAŞ İl Müdürü Nevzat Bozkuş ve Selim İlçe Milli Eğitim Müdürü Muhittin Yücel’in de bulunduğu parti yetkililerince açıklandı. Kars Barosu Yönetim Kurulu üyesi Kahraman Özçağın, Devlet Memurları Kanunu’nun 7’nci maddesine göre yüksek öğretim elemanları dışında kalanlara siyaset yasağı bulunduğunu savundu.

Azeri vekilden ’provokatör’ suçlaması

Mukadder YARDIMCIEL / DHA

Azerbaycan’ın kadın milletvekili Genire Paşayeva, geçen pazartesi günü Turan Air’in haftada 2 gün karşılıklı uçak seferlerini başlatması nedeniyle geçen pazartesi günü Kars Havaalanı’nda düzenlenen törene katıldı. Törende Türkiye-Ermenistan sınırındaki Doğukapı’nın açılması için 50 bin imza toplayan AKP’li Belediye Başkanı Naif Alibeyoğlu’nun yanına oturan Yeni Azerbaycan Partisi Milletvekili Genire Paşayeva, bir konuşma yaptı. Paşayeva, Kars Belediyesi tarafından 9 Haziran 2004’te başlatılan ve 50 bin imzanın toplandığı ’Ermenistan sınır kapısı açılsın’ kampanyasına işaret ederek, şunları söyledi: “Kars’ta bizim insanımız, çoğunluk hiçbir zaman ’Ermenistan kapıları açılsın’ diyemez. Ermenistan, Azerbaycan topraklarının yüzde 20’sini işgal altında tutuyor. Türkiye’nin toprak bütünlüğünü tanımıyor. Türkiye’ye karşı bir çok talep ileri sürüyor. ’Sınır kapılarının açılmasına hayır’ adı altında bir kampanya düzenlemiştik. Karslılar da destek oldu ve Ermenistan, Azerbaycan topraklarından çekilmediği sürece bu kapıların açılmayacağını söylediler. Bir kısım insanlar, kapı açılırsa ’ekonomik, ticari ilişkiler düzelir’ diye bir kısım bilgisiz insanları kandırmışlardı. Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in projelerini, bugün Cumhurbaşkanı İlham Aliyev hayata geçirdi. Uçakla bir saatte Bakü’den Kars’a geldik. Tren hattı açılacak. Kars’tan Bakü’ye Asya’ya kadar gidilecek. Yani Kars’ın ticari ve iktisadi gelişmesi de sağlanır. Ermenistan sınır kapılarının açılmasıyla iktisadi ve ticari ilişkilerin artacağını söyleyen provokatörlerin argümanları tam bitti. Biz Karslıların önceden belirledikleri pozisyonu devam ettirmelerini umuyoruz.” Onlar kendini biliyor Başkan Alibeyoğlu, Paşayeva’nın konuşmasını büyük bir dikkatle dinledi. Alibeyoğlu, gazetecilerin “Paşayeva ’provokatör’ derken sizi mi kast etti?” sorusuna da yanıt vermedi. 2004’te Kars’a gelerek karşı kampanyayı başlatan ve o dönemde Azerbaycan TV’de yapımcı olan Azeri Milletvekili Paşayeva da, ’Belediye Başkanı’nı mı kast ettiniz” sorusuna, “Ben isim vermedim. Herkes üzerine alabilir ama, onlar kendilerini biliyor” diye yanıt verdi.

Anadolu’nun güçlü sesine cevap vereceğim

Yeni bir oluşuma imza atmak üzere AKP’den ayrılan eski Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, “Şu anda tek başınayım, örgütüm yok. Ancak Anadolu’da bir siyasi parti liderinden daha büyük coşkuyla karşılanıyorum” dedi. Uluslararası Muhasebe Tarihçileri Konferansı’na katılmak için Ankara’dan İstanbul’a gelen Şener, ’Yeni Oluşum’un şimdilik sadece bir site adı olduğunu, siyasi çalışmaların sürdüğünü söyledi. Şener, siyasi yapı dışında güvenecek siyaset arayan seçmenin aradığı hareketi oluşturacağını belirten Şener, “Bu bir irade beyanı. Çalışmalara başladığımla ilgili, ne zaman tamamlanacağıyla açıklama yapmadım. Şu anda ön çalışmalarımı sürdürüyorum” dedi. Şener, seçim bölgesi Sivas’tan bile destek alamadığına yönelik köşe yazılarının hatırlatılması üzerine şunları söyledi: “Taraflı bir takım yaklaşımlarla, farklı şeyler söyleyenler olabilir. Sivas, Tokat, Ağrı, Eskişehir, Konya ve Denizli’ye gittim. Bir genel başkandan daha büyük coşkularla karşılandım. Bunun bir anlamı, bir değeri vardır. Dolayısıyla eline kağıdı kalemi alıp kendi başına yapılan yorumlardan öte toplumu görmek lazım. Türkiye’yi, Anadolu’yu görmek lazım. Bunu gördüğünüz zaman güçlü bir sesin var olduğunu her zaman hissedeceksiniz. Ben de o güçlü sese cevap vereceğim.”

Siyasetin çirkin yüzünü gördüm

DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, parti içindeki muhalefet tarafından TBMM’de Bülent Ecevit imzalı, “Yasak ilişkileriniz CD’lerde mi?” gibi soruların da yer aldığı korsan soru önergesi dağıtılmasına sert tepki gösterdi. Saklım yoktur Sezer, özellikle özel hayatıyla ilgili iddiaları “Siyasetin çirkin yüzü” olarak nitelendirirken, Hürriyet’e şunları söyledi: “Demek ki, DSP ile hesapları hálá bitmemiş. Bu kadar çirkin iddialar üzerinden savunma yapmak istemiyorum. İler tutar tarafı yok. Bir şeyler söylersem bunları ciddiye almış olurum. Ancak bütün bunlarda, siyasetin çirkin yüzünü gördüm. Ne yazık ki böyle çirkinlikler oluyor. Çok üzücü. Benim adım Zeki Sezer. Kamuoyu önünde yaşarım, saklım yoktur. Beni siyasetimle değerlendirsinler. İmzasız bir mektubun ciddiye alınmaması gerekir.” Anayasa Mahkemesi incelesin Sezer, yaptığı yazılı açıklamada da TBMM’de temsil edilen ancak dokunulmazlığı bulunmayan tek parti genel başkanı olduğunu hatırlatarak, “İftira mektubunda yer alan, benimle ve partimle ilgili her türlü maddi, manevi ve ailevi iftira ile ilgili olarak, başta Anayasa Mahkemesi olmak üzere adalet yolu açıktır. Gerekli girişimlerde de bulunacağım” dedi. Sezer, ’soru önergesi’ olarak nitelendirilen iftira mektubunun altında ’Bülent Ecevit’ imzasının yer almasının ayrı bir çirkinlik olduğunu belirterek, şöyle devam etti: “Bu çirkinlik, ’özel ve kirli bir mizah’ değilse, merhum liderimizin adına da haksızlıktır. İftira mektubu yazıp medyaya ve TBMM’ye gönderenlerin ortaya çıkarılması için adli makamlara başvurulacaktır.”

Kadın ve çocuk istismarına ağır ceza

CHP ve MHP’den sonra AKP de, çocuk ve kadına yönelik cinsel şiddet, taciz ve istismar suçlarına 6 yıla kadar hapis cezası verilmesi için yasa teklifi hazırladı. Tecavüz suçundan farklı olarak, tacizin cezasının artırılmasını isteyen teklifler, komisyonda birleştirilerek görüşülecek. AKP’li kadın vekillerin ortak imza ile verdikleri teklifte, “taciz ve cinsel şiddet” şikáyete bağlı suç olmaktan çıkartılıyor. Taciz birden çok tekrarlanmışsa 6 yıla kadar hapis cezası verilebilecek. AKP’nin teklifine göre 105. maddede değişiklik yapılarak bir kimseyi cinsel amaçlı olarak taciz edene 6 aydan 4 yıla kadar hapis verilecek. Cinsel amaçlı taciz birden çok kez tekrarlanmış ve mağdurun ruh sağlığında tahribata neden olmuşsa ceza üst sınırdan verilecek. Tacizde bulunan kişi, daha önce bu suçtan ceza almışsa verilecek ceza 4 yıldan az olmayacak.